Institution-building on shop-floor employees’ representation with reference to international norms and representative industrial democracy: a first attempt to model dual-channel representation in Turkey
Citation
Dereli, T. Sarıca, P. Taşbaşı, A. Kaynak, E. (2022), “Institution-Building on Shop-floor Employees’ Representation with Reference to International Norms and Representative Industrial Democracy: A First Attempt to Model Dual-channel Representation in Turkey”, Çalışma ve Toplum, C.4, S.75. s. 2613-2638.Abstract
This article explores the feasibility of setting up a shopfloor
social dialogue mechanism in Turkey based on the synthesis of
EU Directive (2002/14/EC), the German works council model and
various dimensions of Turkish labour law and practice. Evaluating
the outputs of the questionnaire conducted between the years 2015-
2016 and addressed to selected samples of representatives of labour
unions and employers’ organizations as well as to officials of the Turkish Ministry of Labour and Social Security, the article proposes
two alternatives for a dual-channel representation system: namely, the
establishment of works councils to co-exist with unions and the
election of employee representatives. Since the majority of Turkey’s
workplaces are currently unrepresented by unions, it is assumed that
either option may serve the objectives of adapting Turkish labour
relations to international standards and locating representative
industrial democracy at the core of work life. Bu makale, AB Direktifi (2002/14/EC), Alman İş Konseyi
Modeli ve Türk İş Hukuku uygulamalarının çeşitli boyutlarıyla
sentezine dayalı olarak, Türkiye'de sosyal diyalog merkezli bir işyeri
çalışan temsilciliği mekanizması modeli önerisinde bulunmayı
amaçlamaktadır. Makalede işçi ve işveren örgütlerinin temsilcilerinin
yanı sıra, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bazı yetkililerinden
oluşan örneklem grubuna yönelik 2015-2016 yılları arasında yürütülen
anketin çıktıları temel alınarak, çift kanallı bir temsil sistemi için işçi
sendikaları ile birlikte var olacak çalışma konseylerinin kurulması ve
çalışan temsilcilerinin seçilmesi olmak üzere iki alternatif model
önerilmektedir. Türkiye'de hâlihazırda işyerlerinin çoğunluğu için
sendika temsili söz konusu olmadığından, önerilen her iki seçeneğin
de gerek Türkiye'deki çalışma ilişkilerinin uluslararası standartlara
uyumu gerekse temsili endüstriyel demokrasiyi çalışma hayatının
merkezine yerleştirme hedeflerine hizmet edebileceği
düşünülmektedir.